Wikipedia'ya göre, Kişinin ilişki ve etkinliklerini etkilemeyen, üzgün olma durumu ve kişinin moralinin bozukluğu çoğu zaman depresyon olarak anılır. Fakat klinik depresyon tıbbi bir teşhistir ve günlük kullanımdaki depresif olma durumundan çok daha farklıdır. Depresif kişi kendisini yorgun, üzgün, tembel, sinirli, motivasyonsuz ve apatik hissedebilir. Klinik depresyon, normal üzüntü hissinden daha yoğun, sürekli ve kişinin günlük işlerini etkileyecek düzeydeki çökkün bir duygusal durumu ifade eder.
Herhangi bir rahatsızlığın tedavisinde
öncelikle alternatif yöntemin ne olduğunu tanımlamak gereklidir. Alternatif
yöntem, bir konuda genel kabul gören otoritelerin söylediği, tavsiye ettiği ve uyguladığı
yöntemlerden farklı olandır. Ancak özellikle depresyon gibi psikolojik
rahatsızlıklarda bu ayrımı yapmak çok zordur. Genellikle medikal tedavi ve
klasik psikolojik terapi yöntemlerinin sınırları dışındakilere alternatif
yöntemler deniyor. Ancak artan ilaç çeşitleri bir yana tedavi metodları da her
geçen gün artıyor. Genellikle psikolog ve psikiyatrist veya tıp
doktoru olmayan kişilerin çalışmaları genellikle alternatif yöntem olarak
adlandırılıyor. Bazen çok benzer iki metod, farklı ortamlarda kullanılınca hem
klasik hem de alternatif yöntem olarak görülebiliyor. Örneğin, bir psikolog
veya psikiyatristin odasındaki duygu boşalımına “katarsis” derken, bir “kişisel
gelişim uzmanı”, “yaşam koçu” veya “spritüel master”in odasındaki duygu
boşalımına “duyguları serbest bırakma (releasing)” diyoruz. Birinci
durumda klasik yöntemlere cevap almış olurken, ikinci durumda ise alternatif
ortamdaki çalışmalar başarılı oldu diyoruz.
Depresyon tedavisi bence önce karmaşık, sonra
da basittir. Önce karmaşıktır çünkü depresyonun kaynağını bulmak için pek çok
farklı yere bakmak gerekir. Öncelikle medikal bir muayeneden geçilip, direk
fiziksel bir problemin bunu doğurup doğurmadığına bakılmalıdır (gerçi fiziksel
bir hastalık çıksa da bu sefer o hastalığın psikolojisine bakmak gerekir, neticede
tüm hastalıklarımızı da biz yaratıyoruz!). Mesela beyindeki bir ur, depresyon
belirtilerini gösterebilir. Bir de dolaylı olarak fiziksel rahatsızlıkların sonucu
olan depresyonlar vardır. Mesela hayatı boyunca allerjik astımdan yakınan bir
danışanımda depresyon var. Astımını tedavi etmeden depresyonunu geçirmek mümkün
olamaz, olsa olsa geçici olarak baskilayabiliriz. Biz de halen astımının
psikolojisi ile ilgili çalışıyoruz.
Eğer fiziksel bir hastalık yoksa, (ki
depresyonun sonucu da olan bazı fiziksel rahatsızlıklar vardır – mesela uykusuzluk
veya aşırı uyku hali, iştahsızlık veya aşırı yeme isteği, ağlama nöbetleri veya
duygusuzluk hali – bunlar sonuç semptomlardır, karıştırmamak gerekir) zihinsel,
duygusal ve (veya) ruhsal boyutlara bakmaya başlayabiliriz. Hangisinden
başlarsak başlayalım, zaten hepsi elele yürür. Başarılı olan yöntem kişinin üç
boyutunu da beraber ele alan yöntemdir. Bunun için de farklı çalışmaların
kombinasyonları, kişinin özelliklerine göre bir kokteyl gibi sunulur. Buradaki
kilit konu, danışmanın çok farklı yöntemler konusunda bilgili olması ve bununla
beraber kime neyin yarayacağını çok iyi analiz etmesidir.
Genellikle depresyon tedavisi uzun olarak
bilinir ve psikiyatride “tam olarak iyileşmez ama duraksama dönemleri çok uzun
olabilir” denir. Ben bunu şu şekilde yorumlamayı tercih ediyorum: Her insanın
olumsuz, negatif veya ters giden dönemlerinde verdiği bir tepki vardır. Kiminde
bu başağrısı, mide ağrısı, vs, kiminlerinde bir şeye, maddeye, konuya, olaya
aşırı düşkünlük (aşırı sigara, alkol, spor, bilgisayar oyunu veya hatta başka
biryerlere kaçma – yan oda, veya dünyanın öbür ucu farketmez) kimilerinde ise
depresyon olarak ortaya çıkabilir. Esas konu, depresyonun kaynağını bulmak,
hangi durumlarda ortaya çıktığını belirlemek ve o durumları değiştirerek
depresyonu atlatmaktır. Kişi doğru akışta ise zaten tedavi gerektirecek kadar
ağır bir depresyona girmez zaten... Ancak bir kere girmişse ve kendi başına
halledemiyorsa (ki kendi kendine atlatmış pek çok vaka örneği de vardır) o
zaman ona destek olacak, aynalık, rehberlik edecek, objektif duruşunu
bozmayacak birisine gerek vardır.
Çok çok ağır bir vaka değilse, ilacın uygun olmadığını düşünüyorum çünkü antidepresanlar duyguları bastırarak kişiyi duyarsız hale
getiriyor, bu da tedavinin uzamasına ve etkin bir şekilde yapılamamasına neden
oluyor. Böyle bir durumda gerekirse terapist ile hergün bir araya gelinmesini, bitkisel
çayların içilmesini (papatya, sarı kantaron,...) ve kalp atışını hızlandıracak
fiziksel hareket yapılmasını tavsiye ediyorum (salgılanan endorfinin de
antidepresan etkisi var). Alınan besinlerde de kafeini, ağır karbonhidratları
ve sofra şekerini kesiyoruz. Hatta detoks öneriyorum ki yiyecekle bastırılan
duygular da biran önce açığa çıksın. Ancak çok hızlı detoks yapılması da bu
sefer kişiyi rahatsız edebilir, detoks belirtileri (başağrısı, eklem
ağrısı, deride döküntü, vs) ile depresyon belirtileri birbirine girebilir.
İlk etapda yüzeydeki konular, olaylar,
duygular irdelenir. Ben, danışanın anlatacakları bitene kadar dinlerim.
Depresyonun temel nedenlerinden birisi kişinin kendisinin olmak istediği insan
(aile, toplum, beklentiler, ego devrededir) ile aslında olduğu insan arasındaki
farkın büyük olmasıdır. Amaç danışanın kendisini objektif olarak tanımasına
yardımcı olmaktir. Kullanılan yöntemler ise aklı, mantığı, egoyu devreden
çıkartarak doğru, samimi cevapların alınacağı çalışmalardır. Yüzlerce, belki de
binlerce çalışma yapabilirsiniz, kişinin özelliklerine göre. Kilit nokta,
kişiyi direk işin içine alan, sorumluluk hissettiren ve cevapları ona buldurtan
çalışma uygulamaktır. Örnek vermek gerekirse, işitsel bir kişiye, kendi
seansının kaydını dinlettirmek bile çok etkili olabilir. Görsel bir insana
kolaj veya resim yaptırtabilirsiniz. Her ne kullanırsanız kullanın işin içine
duyguyu katabildiğiniz an başarılı olursunuz. Ayrıca ev ödevi vermek şarttır,
bu da danışanın kendi rahatsızlığının sorumluluğunu alıp almadığını gösterir. Netice
de kimse sihirli değnek değildir, kişi ancak KENDİ isterse değişebilir.
Ben kendi pratiğimde, bilinçaltındaki
kayıtları açığa çıkartacak metodları sıkça kullanıyorum. Danışanı transa
sokarak regresyon terapisiyle çok hızlı yol alabiliyoruz. Öncelikle kendi
hayatında gerilere gideriz ve normalde hatırlamadığı hatıraları bile
hatırlayabilir. Sonra da geçmiş hayatına gidebiliriz. Geçmiş hayatın olup
olmadığını tartışmak gereksizdir çünkü hikayeler uyduruluyor olsa bile yine
bilinçaltından çıkarlar ve geçmiş yaşam fikri, kişilerin bazı acı ve
travmalarla daha kolay başa çıkabilmesini sağlar. Bryan Katie’nin Çalışma (The
Work) yöntemini de çok kullanırım. Prensibi “komşunu eleştir, kendini
eleştirdir”. Ayrıca bazen kişinin psikolojik astroloji haritasını da
incelerim. Ona direk yorumlamasam da başlangıç noktasını bulmamda çok yardımcı
olur. Örneğin, Ay’ı zor açılar alan bir kişinin başta anne olmak üzere
kadınlarla problemi olabilir, veya herkese fazla annelik edebilir veya yeme
problemi olabilir.
Bir de son zamanlarda çeşitli enerji
çalışmaları yapılıyor. Çoğu zaman enerjiyi kişiler uygulandığı anda pek
hissedemiyorlar, dolayısıyla yarayıp yaramadigini ancak daha sonra farketmeyi
umuyorlar. Kendi bilgilerime göre o anda hissedilen enerji çalışmaları çok
başarılı oluyor. Uygulanan enerji yönteminin kisiye uygun oldugu görülüyor. Pek çok farklı enerji frekansı var, radyo dalgalari gibi. Reiki, ki topları,
evrensel, gümüş mor alev, ra sheeba, teta, reconnection, kundalini, vs ...
Danışan fayda görürse, kendisi de uyumlanmayı seçip, kendi kendine enerji
aktarmayı da seçebilir. Ancak benim gozlemlerime göre şöyle bir durum oluyor.
Enerji çalışmaları beynin sağ lobu ile alakalı – yaratıcı, vizyoner, duyusal,
feminen taraf. Sağ taraf aktive olurken, sol taraf geride kalırsa bir süre
sonra verim düşüyor. Yani beynin sol tarafını da beslemek gerekiyor, analitik,
detaycı, erkek, akılcı tarafı. O yüzden enerji çalışmaları yaparken konu ile
ilgili bilgi sahibi olmak ve araştırmak tamamlayıcı ve verimi arttırıcı bir etken
oluyor. Bir de enerji çalışması yapan kişinin bilgisi, deneyimi çok çok onemli,
aynı terapist danışmanda olduğu gibi. Bazen aksi tesirler de yapabiliyor.
merhaba Regresyan egitimine nasıl katılabiliriz.
YanıtlaSil